5 Nisan 2017 Çarşamba

Sahi Sabır Yaşım kaçtı?

Uzunca zamandır boşum kendime. Kafami gömdüğüm boşluklara gömüldüm. Bir rüzgarında kayboldum, bir dizlerimi dövdüm, dövündüm...
Zarara uğramış zararsız, zararın neresinde bıraktımsa orasındayım günün. Hatrı kalmış, kulaklarıma sızmış kırk yalanı aştı dünüm.
En cahiliydim kendimin, tanımadım daha kendimi. Kapı, kapanınca sessizleşir her filim, kim bilir dert bilmeyenin derdini...
Tarifi yok güzlerimin,
Tarif edilesi değil,
Dalgın geçtiğim yol getirdi buraya
Dargın umutlarım darda...

Sessiz, sedasız, üçüncü satırdan üzüntü asırlarımla savaştım. Sahi sabır yaşım kaçtı?
Buldum kayıp cümlelerimi, koşturduğum köşelerde aradım, her köşede takıldım, her köşede yazdım, birikti yazı köşelerim, gözlerimde birikti kazandığım yitikler, izleri yapıştı ellerime, alıştım...
Sabah içemediğim kahvem duruyor hala ama soğusada boğulduğum deniz, haykırdım yüzmeyi.
Merhaba bir selamın hatrı. 40. Yıla ne kaldı?
Vesselam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder